Mardin
MARDİN
Güneydoğunun en çok sevilen turizm noktalarından biri olan Mardin oldukça değerli bir şehir. Tarihi binlerce yıl geriye giden bu şehir size ülkemizdeki tüm şehirlerden farklı bir deneyim yaşatacaktır. Medeniyetin doğduğu bu topraklardaki yaşamlar sizleri derinden etkileyecek ve mimari ve kültüre bol bol doyacaksınız.
MARDİN NASIL BİR YER?
Mezopotamya adını verdiğimiz Dicle Fırat arasından Kızıldeniz’e kadar uzanan bereketli toprakların üzerindeki bu şehir baştan sona estetik dolu. Sarı kalker taşından inşa edilmiş olan yapılarıyla, eskiden beri devam eden ticaret hayatıyla ve önünde uzanan uçsuz bucaksız düzlükleriyle adeta mücevher gibi bir tepeden aşağı doğru süzülüyor. Özellikle gece vakti uzaktan gördüğünüzde bu manzarayı daha iyi anlamış olacaksınız. Şehre yaklaşırken heyecan duymamak ise elde değil.
MARDİN TARİHİ
Mardin’deki yaşam belirtileri tarihin en eski dönemlerine kadar gitmektedir. Birçok devirden günümüze kadar kalmış bazı insani eserlere rastlanmıştır. Şehir olarak kurulması ise Hitit ve Urartu dönemlerine rast gelmektedir. M.Ö. 2000 li yıllarda şehir yaşamının başladığı bu kadim bölge yazılı kaynaklarda ise ayrıntılı olarak ilk kez M.S. 4. yüzyılda yer almaya başlamıştır. Bölgede en uzun süre egemenlik kuran devlet ise 300 yılı aşkın süreyle Artuklu Beyliği olmuştur. Şehrin Osmanlı egemenliğine girmesi ise 1517 yılında olmuştur.
MARDİN’DE GEZİLECEK YERLER
KASIMİYE MEDRESESİ
Akkoyunlu hükümdarı Cihangiroğlu Kasım, Mardin’e atandığı zaman şehri onarmak için oldukça yoğun bir çaba sarf eder. Aynı dönem içerisinde bölge imza niteliğinde çok amaçlı bir medrese yaptırır. Kendine has mimari yapısıyla medrese yaklaşık 700 yıldır ayakta durmaktadır. Her bir köşesinde özenle yapılmış olan estetik dokunuşlar ise onu bugün Mardin’in göz bebeği yapmaktadır.
Medresenin en güzel ayrıntılarında biri de avlusundaki küçük havuzdur. Bu durgun küçük suya yansıyan yıldızlardan yola çıkıp astronomi dersi verildiği anlatılmakta. Havuzun geldiği çeşme ise hayat çeşmesi olarak anlatılıyor. Çeşmeden çıkan su doğumu, aktığı yer gençliği ve ince uzun oluk olgunluğu ve suların buluştuğu havuz ise ölümü temsil ediyor.
MOR BEHNAM KIRKLAR KİLİSESİ
Mor kelime anlamı olarak Süryanicede Aziz demektir. Eski Mardin’in en popüler noktalarından biri de demir kapıların ardındaki Ortodoks kilisesidir. 6. yüzyılda inşa edilen yapı Süryaniler tarafından kullanılmaktadır. İsimlerini ise Hristiyan efsanelerinden alır. Kilisenin geniş bir avlusu ve batı kısmından da içeri girişi bulunmaktadır. İçeride birçok ikona, kıymetli parçalar ve metropolit mezarı bulunmaktadır.
ZİNCİRİYE MEDRESESİ
Zinciriye Medresesi 1385 yılında Artuklu sultanı Necmettin İsa tarafından yaptırılmıştır. Medresenin içerisinde Kasımiye Medresesi’ndeki gibi bir çeşme ve havuz bulunmaktadır. Anlamı ise aynı şekilde hayatı simgelemesidir.
Bu medrese Kasımiye’den farklı olarak simetrik bir yapıda tasarlanmıştır. Medresenin içerisinde iki derslik bulunuyor. Bu derslikle arasındaki su ise seslerin karışmaması için ayırıcı bir görev gördüğü düşünülüyor. Bu dersliklerden bir tanesi bugün mescit olarak kullanılmaya devam ediyor. İçerisinde minber ve mihrab bulunuyor. Ayrı olarak da içerisinde Sultan İsa’nın sandukası bulunuyor. Zinciriye medresesinin en güzel kısımlarından biri de teras kısmındaki manzarasıdır.
MARDİN MÜZESİ
Mardin Müzesi şehirde mutlaka görülmesi gereken bir müzedir. Bu müzede Mardin bölgesinden çıkarılan her döneme ait eserleri bulabilir ve şehri daha yakından tanıyabilirsiniz. Giriş ücreti 12.5 lira olan müzeyi müzekartınız ile gezebiliyorsunuz. Müze dışarıdan bakıldığında da Mardin’in en güzel yapılarından biri olarak göze çarpıyor.
Müze içerisinde göreceğiniz eserlerin yanı sıra gelen kişilere daha samimi bir ortam sunmak amacıyla etkinlikler de bulunuyor. Ufak atölyeler ile el sanatlarına dahil olabilir ya da kendinize Mardin’de kullanılmış olan paralardan basabilirsiniz.
DEYRULZAFARAN MANASTIRI
Yukarıda yer alan tüm mekanlar eski Mardin içerisinde yan yana bulunuyor. Deyrulzafaran Manastırı ise şehrin 15 dakika güneybatısında yer alıyor. Bu manastır “Güneş Tapınağı” ile meşhurdur. Bu manastır bir güneş tapınağı üzerine inşa edilmiştir. Pagan geleneği olan güneşe tapma eylemi burada da hayat bulmuştur. Tapınağın içerisinde güneşin girdiği bir delik, adak adamak için bir bölüm vardır. Bu kısmın en ilginç yanı ise tavan yapısıdır. Her bir taş 2 ton ağırlığında olup matematiksel bir ölçüm ile yapılmıştır. 4000 sene öncesinde yapılan bu tavan kilit taşı sistemiyle yapılmış olup ilk bakışta anlaşılamamaktadır.
MARDİN’DEKİ İMKANLAR
Mardin ikiye ayrılmış bir şehirdir. Turistik olan kısım Eski Mardin olarak geçmektedir. Şehrin dokusuna zarar vermemek amacıyla batı kısmında yeni bir şehir oluşturulmuştur. Şehir hayatı burada dönmekte diğer taraf turizme ayrılmıştır. Bölgedeki konaklama alternatifleri de iki bölge arasında değişmektedir. Mardin’de daha çok otel ve pansiyonlar bulunurken, Eski Mardin’de butik otel ve konak olarak konaklama ihtiyacına cevap verilmektedir.
Şehrin Eski Mardin kısmı daha çok turistik işletmeler ile doludur. Bu sebeple temel ihtiyaçlarınıza cevap verecek işletmeler olsa da bunlar oldukça kısıtlı imkanlara sahiptir. Bölge daha çok kafeterya ve hediyelik eşya üzerine yoğunlaşmıştır. Diğer işletmeler ve günlük hayat gereksinimleri ağırlıklı olarak Mardin’de bulunmaktadır.
MARDİN’E NASIL GİDİLİR?
Şehirdeki ulaşım ise oldukça kolaydır. Gün içerisinde Eski Mardin ve Mardin arasında devamlı olarak birkaç farklı hattı kullanan toplu taşıma araçları bulunmaktadır. Şehrin kuzeyindeki Mardin otogarı ise oldukça kolay ulaşılabilir bir noktadadır. Buradan da birçok şehre ve çevre noktalara toplu taşıma imkanları mevcuttur.
Mardin’e havayolu ile gelmek isterseniz şehir merkezinin yaklaşık 20 dakika kadar uzağında havalimanı bulunmaktadır. Havalimanından şehir merkezine de toplu taşıma ile kolayca ulaşabilirsiniz.