İngiltere'de Gezilecek Yerler
Pek çok edebiyatçının, bilim insanlarının ve sevilen siyasetçilerin de doğup büyüdükleri yer olan İngiltere, tarihte ‘’Üzerinde Güneş Batmayan Ülke’’ olarak da biliniyor. Bunun en önemli sebeplerinden birisi de ülkenin bir dönem çok fazla toprağa sahip olması. Kendini hep geliştirmiş olan İngiltere, gezilecek yer açısından da oldukça zengin. Hem tarihi hem de mimari açıdan gidilip görülmesi gereken ülkelerden birisi. Sizler de İngiltere’yi gezmek istiyorsanız bu yazımızı mutlaka okumalısınız. İngiltere gezilecek yerler başlıklı bu yazımız, doğru rota oluşturabilmeniz açısından sizlere fayda sağlayacak.
Big Ben
1834 yılında inşa edilmiş olan bu saat kulesi, dört taraflı olma özelliğiyle dikkat çekmekte. Dünya’daki ikinci en büyük saat kulesi olan bu kule, heybetli bir görünüme sahip. Ayrıca saat dümdüz bir şekilde tasarlanmamış. Altın sarısının hakim olduğu saat kulesinin çok küçük yeşil renkli işlemeleri de bulunmakta. Tasarım harikası olan bu saat, İngiltere’ye kadar gidilmişken mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisi.
Tower Bridge
1894 yılında yüklü miktarda çelikle üretilmiş olan bu köprü, ilk yapıldığı dönemde buhar enerjisiyle çalışmaktaydı. Şimdilerde ise elektrik enerjisiyle çalışan köprü açılıp kapanma özelliğine sahip. Günün belli zamanlarında açılıp kapanma özelliği bulunduran bu köprü, mutlaka o saatlerde de kayıt altına alınmalı. Görsel bir şölen sunacak olan köprünün o saatlerine denk gelemezseniz normal halini de fotoğraflamanızı öneriyoruz.
Buckingham Sarayı
İngiliz Kraliyet Sarayı olan bu saray, sadece yaz mevsimlerinde ziyarete açık hale getirilmektedir. İçerisinde yer alan kraliyet eşyaları turistlerin oldukça ilgisini çekiyor. Tüm odaları bu ziyaret sırasında gezmeniz de mümkün değil. Hali hazırda hala kraliyet ailesinin yaşadığı bir yer olmasından dolayı ziyarete açık olan belli odaları görmeniz mümkün olacak.
London Eye
İngiltere’nin en turistik noktalarından birisi de şüphesiz London Eye’dır. Arka kısmında hem Parlamento Binası’nı hem de Big Ben yani saat kulesini barındırdığı için kartpostallık bir görüntüye sahiptir. Tam ön kısmında da Thames Nehri’nin yer aldığı bu alan mutlaka görülmesi gereken yerler içerisinde. Gezerken farklı ülkelerdeki insanları görmemeniz de imkansız. Çünkü bu alan en çok turistin yer aldığı bir bakıma buluşma noktası. Bu yeri gezebilmek için de belli günlerde ve saatlerde bu alanda olmanız gerekmekte. Özellikle de Noel zamanı bu alanın kapalı olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca giriş için belli bir ücret de ödemeniz gerekmekte.
Parlamento Binası
11. yüzyılda inşa edilmiş olan bu bina, zamanında çıkan pek çok yangından dolayı oldukça etkilenmiş yerlerden birisidir. Restore çalışmaları sayesinde daha da genişletilmiş olan bu bina, farklı eklemelerin de yapıldığını bize göstermekte. Ayrıca 2. Dünya Savaşı’nda bombardımanlardan etkilenmiş olması da daha da hasar görmesine neden olmuş. Tüm bu olaylardan sonra da UNESCO tarafından 1987 yılında koruma altına alınmış. Muhteşem güzelliğiyle şimdilerde turistlerin uğrak alanlarından birisi haline gelmiş.
Westminster Manastırı
İngiliz kraliyet ailesinin hem taç giyme hem de düğün gibi özel günlerini bu alanda yaptırdığını biliyoruz. Ayrıca en önemli bilim insanları içerisinde yer alan Charles Darwin ile birlikte Isaac Newton da bu manastıra gömülen isimler arasında. Bu tür özelliklere sahip olması da bu manastırı özel kılan durumlardan birisi. Hem dış hem de iç yapısının muhteşem güzelliğe sahip olduğu manastırı mutlaka gezmelisiniz. İçerisindeki duvarlarda yağlı boya tablolarla birlikte değerli objeler de yer almakta. Yılın belli dönemlerinde ziyaret edilebilecek olan manastıra girişler ücrete tabi tutuluyor.
Aziz Paul Katedrali
Mimari açıdan oldukça güzel olan bu katedral, 17. yüzyıldan kalmış olan binalardan birisi. Bir dönemler Londra’nın en uzun olma özelliğiyle ilk sırada yer almasına rağmen tabii şimdilerde durum aynı şekilde değil. Turistlerin de ilgilendiği binalar arasında yer alan bu katedralde farklı etkinlikler de yer almakta.
British Museum
Pek çok medeniyetten bir parçaya rastlayabileceğiniz bu müzede Likyalılara ait olan ve Osmanlı zamanında Türkiye’ye getirilen bir anıt da bu müzeye taşınmış. Ayrıca müzenin içerisinde okuma odası da yer almakta. Karl Marx’ın Kapital ismindeki kitabını da bu odada yazdığı bilinmekte. Ne yazık ki hayatını kaybetmesi ile birlikte kitabının yayımlandığı zamanı görememiş ve arkadaşı tarafından kitap yayıma sokulmuş.
.png)
